ANASAYFA >> BİLGİ TOPLUMUNDA YAŞARKEN
Günümüzde toplumlar hızlı bir şekilde değişmektedir. Bilgi toplumunun en belirgin niteliği olan yüksek değişim hızı, eğitim sürecinde hedeflerin önceden belirlenebilmesini gittikçe zorlaştırmaktadır. Bilgi toplumu, her şeyden önce bilgiye değer veren, kullanmasını bilen, bilgi üretebilen, aktif ve edilgenlikten kurtulmuş bir toplumdur. Bu özellikleri ile bilgi toplumu, bilgi teknolojileri ile biçimlenmektedir . Sanayi toplumu temel özelliklerinden olan buhar makineleri yerini, bilgi toplumunda bilgisayarlar, biyo-teknoloji, mikro -elektronik gibi bilgi teknolojilerine terk etmiştir.
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçme aşamasında meydana gelen yapısal değişim, bilginin toplumun gerçek sermayesi haline gelmesi, örgütlerin bilgiye dayalı kuruluşlar haline dönüşmesi, eğitime olan yöneliş gibi özelliklere sahiptir. Bilginin gerçek sermaye ve zenginlik oluşturan başlıca kaynak olacağı yeni bir yüzyıl, eğitim performansı ve sorumluluğu açısından okula yeni ve zorlu talepler yüklemektedir.
Durum bundan ibaretken ülkemizde eğitim-öğretim halen en büyük sorun durumundadır. Okullarımızda öğretmen bekleyen öğrenciler, bir yandan atanamayan öğretmenler, sınıflarımızın kalabalık oluşu, bir taraftan bölgeler arasındaki farklılıklar ve yığılmalar nedeni ile sürekli bir personel istihdamında sirkülasyon söz konusudur. Hala bazı bölgelerimiz sürgün yeri olarak görülmekte oralara görevlendirilen öğretmenlerimiz o bölgeden bir an önce ayrılmak istemektedirler. Buralarda görev yapan eğitim çalışanlarımız son derece haklıdırlar. Eğer o bölgelerimizdeki çalışma koşulları ve caziplilik geliştirilemese ne yazık ki bu durum ülkemizde her zaman var olacaktır.
Bilgi toplumunda yaşarken bilgiden ve teknolojiden bi haber nice bölgelerimiz mevcuttur. Öte yandan sisteme kazandırılmaya çalışılan teknolojiler ise ne yazık ki ihmaller ve bürokrasi nedeni ile tam yüzde yüz verim alınamamış adeta çürümeye terk edilmiş durumdadır. Hızla gelişen teknoloji yanında hala klasik yöntemlerin seçilmesi ise ayrı bir muammadır. Hala ne yazık ki sen, ben kavgası yaşanılmakta işin başına ehli olan insanların getirilmesinden çok; bizden sizden muhabbeti yapılmaktadır. Bu durum ise yeni var olmuş bir durum değildir. Ülkemizde eğitim ve öğretimin gelişmemesinin en büyük nedeni de budur. Ulusal bir eğitim sistemi hedefi yerine iktidarla yönelik sistem oluşturulmaya çalışılmıştır. Her başa gelen kendine göre bir sistem uygulamaya çalışmaktadır. Yok sekiz yıllık eğitim, yok 4+4+4, yok bilmem ne diye devam edecektir. Çağın gereğini ve tüm ihtiyaçları karşılayacak bir sistem oluşturulmalıdır.
Yoksa bilgi çağında yaşarken bu kervan böyle gelmiş böyle gider demekten başka söz söylenmez selametle kalın.