ANASAYFA >> KİTAP OKUMADA DOĞRU SEYİR

         Dünya tarihine yön vermiş kimselerin hayatlarına baktığımızda iki önemli özellikleri ile karşılaşırız. Birincisi Allah vergisi yetenek ve zekâları, ikincisi ise bunları geliştirmek için yaptıkları. Zekâ ve yeteneklerini geliştirmek için hepsinin yaptıklarının arasında ise tek bir ortak nokta var: çok kitap okumaları!

         Kitap okuyan herkes büyük olmaz kuşkusuz ama büyük olan herkes mutlaka kitap okuyordur. Buna tarihi şahsiyetlerin hayatından yüzlerce örnek verilebilir. Kitap okuyanlar arasında ise okuma konusunda prensipleri olanlar, eline ne geçerse okuyanlar gibi bir ayrım yapılabilir. Ya da bir gruba doğru kitap okumayı bilenler, diğer gruba da ise bilinçsizce okuyanlar diyebiliriz.

         Bilinçsizce kitap okuyanlar ne bulurlarsa okurlar. Roman, öykü, şiir özellikle de çok satanlar listelerini takip etmeyi çok severler. Çok satılan kitap iyidir yanılgısı, niteliksiz okuyucu olmalarına en büyük sebeptir. Kitap okuma konusunda prensipleri olanlar ise kendi hedefleri açısından gerekli olan, kendilerine değer katan belli kitapları okurlar. Böylelerinin okuma listeleri vardır. Hatta aylar, yıllar sonra okumayı hedefledikleri kitapları arar bulurlar.

         İnsan hayatı görece olmakla birlikte, doğru şekilde kitap okuyan ve büyük vasfını hak eden şahsiyetler için çok kısadır. Böyleleri ne kadar çok yaşarlarsa yaşasınlar; “daha yapacağı ne çok şey vardı.” gibi nitelemelere mazhar olurlar. Çünkü daha neler yapabileceklerini ispatlayan, yapıtlar bırakmış olurlar arkalarında…

         Dünya tarihine yön vermiş, tarihin akışını değiştirmiş kimseler sadece iyiler arasından çıkmaz kuşkusuz. Savaşlara son verenler olduğu gibi öne çıkanlar içerisinde dünyayı kan gölüne çeviren, fitnede zirveye çıkan, milyonları kötülükte peşinden sürükleyenler de vardır. İyilikte yarışanlar büyük olma yolunda nasıl kitapların ışığında bir yol izlemişlerse, kötüler de mutlaka kendilerine kitapları rehber edinmişlerdir. Burada bir yol ayrımına geliyor ve bilinçli kitap okuyanların da ikiye ayrıldığını görüyoruz: ‘Hakkı okuyup doğru yoldan ayrılmayanlar, batılı okuyup kötülükte zirveye çıkanlar.’

         Kendimizi yanlış okumalardan korumanın çeşitli yolları var. En başta bir hedef belirlemek geliyor. Bilinç anlamında belli bir seviyeye gelene kadar kafa karıştıracak, düşüncede soru işaretlerine sebep olacak kitaplardan uzak durmak çok önemli. Bunu kendimiz, çocuklarımız, öğretmen isek öğrencilerimiz veya etki alanımızdaki herkes için dikkate almalıyız. Zira “doğruyu tam olarak kavramadan eğriye maruz kalan, eğriyi doru zanneder.”

         İlk çağ filozoflarından itibaren batı kaynakları genel olarak ‘maddeyi’ kutsallaştırmışlardır. Kimi suya, kimi havaya, kimi de ateşe kutsallık atfetmişler ve hayatın kaynağı olarak savunduğu maddeyi öne sürmüşlerdir. Öyle bir zaman gelmiş ki İslam inancındaki ‘yaradılışa’ alternatif bulma çaresizliğinin girdabında, maymuna sarılmakta dahi sakınca görmemişlerdir. Batının pozitif bilimler, fen bilimleri söylemlerinin dayanak noktalarına baktığımızda çeşitli yol ayrımlarında bu sapıkça düşüncelerin izleri ile karşılaşmaktayız. Nitelikli, planlı-programlı okumalarını iyi yönde yapıp kendini belli bir seviyede yetiştirenler bu tuzaklara düşmemektedirler. Fakat niceleri var ki, doğru kaynaklardan zihin gelişimini tamamlamadan ‘batılı kaynaklara’ yöneldiğinde bu tuzaklara düşebilmekte ve telafisi mümkün olmayan bir kafa karışıklığı hatta inançsızlık bataklığına sürüklenebilmektedirler. Geldiğimiz noktada batılı kaynakları asla okumayın sonucu çıkmamalı. Elbette okunmalı ama batı düşüncesinin çürük temellerini bilmek, anlamak ve İslam âlemi üzerinde oynadıkları oyunlara karşı bilinçli olabilmek için!

         BAYRAM MUSTAFA KARA